ŞAMPİYON MARANGOZ:))

Daha henüz yemek tarifi yazma moduna giremedim.. Yarışma modundan çıktım ama geçiş sürecim bitmedi sanırım. Bu sabah itibariyle İzmir'deyim şükür. Ama dünden nasıl yorgunsam artık, üç saat aralıksız uyuyup kendime ancak gelebildim. Dünden niye yorgunum peki, oraya geleyim haydi..
Oğlumun mutfağında, resimde gördüğünüz biri mikrodalga, diğeri normal iki fırın eskiden kırık dökük bir zigonun üzerinde üstüste duruyordu. Büyük olan sıcak fırın doğal olarak altta duruyor ve kullanılması gerektiğinde, üstündeki mikrodalga dahil bilumum ıvır zıvır kaldırılıyor, sonra fırın soğuduğunda tekrar yerine konuluyordu. Kısacası hiç pratik değildi. Her gidişimde buna bir çözüm düşünüyor fakat bulamıyordum. Piyasada hazır raf gani, aramadığınız kadar çok. Lakin gelin görün ki derinlikleri 25-30 cm.'i geçmiyor ve bizim 40 cm. derinliğindeki "sözüm ona mini" iri kıyım fırın sığmıyordu.
Oralarda bildiğim ve daha önce birkaç ufak ahşap işimin düştüğü marangozu çağırdım bir gün. Yapı marketten aldığım üç adet rafı ve altlarına aldığım üçgen ferforje desteği duvara çaktırmayı düşünüyordum. Geldi, çaktı ve gitti. Ama çakarken deldiği bir noktayla ilgili biraz endişe duydu: "Bunun arkasında gider olabilir mi?" diye sordu ama ben ne bileyim, apartmanın projesi mi var elimde:) "Bilemem" dedim haliyle ama çaktı ve gitti. Akşamına üniversiteden iki arkadaşımla çıktım. Sonradan bize katılacak olan oğlum aradı ve duvardan su sızdığını söyledi. Müjdeye bakın hele !!! Artık sağı-solu havluyla bezettirip öyle çıkardım onu evden. Aklım evde geçirdiğim akşamın ardından eve geldim ki adam mutfak pis su giderini delmiş maalesef. Neyse sabahı kazasız ettik, hemen tesisatçı çağırdık. Duvarı kırdı, delik boruya sağlam by-pass yaptı, yanında getirdiği sıva ustasına da kapattırdı. Telaffuz bile etmek istemediğim bir rakamı cebimden uçurdular ve gittiler.
Ölür müsün öldürür müsün? Ne yapayım, oldu bir kere. Artık önümüze bakmamız gerekiyordu. Hani kötü komşu ev sahibi yaparmış misali, kötü marangoz da benim içimdeki zanaatkarı ortaya çıkardı. Hayır, başka marangoz tanımam, e bunu da bi daha çağırmam zira astarı yüzünden pahalıya geldi. Ne yapayım? Şeytan dürttü, yapar mıyım yaparım..Yukarıdaki taslağı çıkarıp yapı markete tekrar gittim. Başta ucuz yollu bir matkap olmak üzere, gerekli ama eksik olan tüm malzemeyi alıp eve geldim. Akşama yolcuyum ama daha vakit çok, evelallah:)
Salonun ortasına kocaman bir eski çarşaf yaydım. Üstüne de bilumum malzemeyi döküp koyuldum işe. Önce rafların kenarlarına L'leri tutturdum. Sonra ferforjeleri monte ettim. O sırada oğlum okuldan gelip imdadıma koştu. Çünkü esas iş birleştirme aşamasında ve mutlaka yardım gerektiriiyor, yani birilerinin tutması gibi falan.. Kırk takla atıp yaklaşık dört saatin sonunda resimlerde gördüğünüz ve iki yanı kapalı, arkası açık, dört ayağı ve üç katı olan rafı bitirdim. Hayatımda böyle bir şeyi daha önce hiç yapmadım. Nereden öğrendim acaba diye düşünürken eşime epey çıraklık yaptığımı hatırladım. Onun elinden bu tip işler iyi gelir ve yıllarca her yaptığı işte ben yanındaydım. Sanırım el becerisinin ötesinde, izlememin de etkisi olmuş. Çok zor bir şey olmadığını düşünebilirsiniz ama eğer hiç denemediyseniz inanın ki kafada tasarlamakla uygulamak arasında epey zorluk farkı var. Neyse sonuç itibariyle böyle pratik bir şey çıktı ortaya ve epey yayıntı topladı gördüğünüz üzere.. Ve hayatımdaki "ilk"ler arasına girmeyi başardı:) Rafı yerine yerleştirmeden önce bir mühim şey daha vardı: Tadilat gören duvarın görsel olarak düzeltilmesi. Onu da iki adet duvar kağıdını yanyana yapıştırarak hallettim. Akşamına da gönül rahatlığıyla yola çıktım. Üstüne birkaç gün bacaklarım et kesti ama olsun, değdi doğrusu :) Bir-iki güne kadar yemek tariflerimle sizlerle hemen buluşmayı umuyorum. Görüşmek üzere..

0 yorum:

Yorum Gönder